15 Ocak 2017 Pazar

MAKALE. . . PARTİKÜL VE MİKROORGANİZMALAR ...

Partikül ve mikroorganizmalar. Kısaca canlı-cansız partikül diyoruz.  Canlı partiküller mikroorganizmalar; çünkü sonuçta mikroorganizma canlı bir organizma, cansız partiküller de aklınıza gelebilecek her şeydir. Saç telinden tutun da toza kadar, kimyasal maddeye kadar, kıyafetinizden dökülen bir life kadar.
Partikül ve mikroorganizmalar temiz odaya girişinin engellenmesi. Temiz odada ortaya çıkan partikül ve mikroorganizmaların sürekli elimine edilmesi.
En önemli kontanimasyon kaynağı, kirlilik kaynağı insandır. Hem canlı kirliliğimiz var, hem cansız kirlililiğimiz vardır insan vücudunda ve organizmasında. O nedenle temiz odalarda insan çalıştığı sürece sürekli canlı ve cansız partikül üretilecektir. Temiz odanın amacı, bu üretim sırasında da bunların elimine edilmesini sağlamaktır.
Temiz oda içerisindeki her türlü kirlilik ve bulaşma kaynaklarının sınırlandırılması. Çünkü temiz odada kullanılan yapı malzemeleri farklı, temiz odaya giren hammaddeler malzemeler farklı, insanların kıyafeti, giyiniş şekilleri, davranış şekilleri bile farklıdır. Burada amacımız kontaminasyon kaynaklarını minimize etmektir. Çünkü insanı elimine edemiyoruz, insan mutlaka olacaktır. O zaman bunu minimize etmeye çalışıyoruz.
Tüberküloz aşısı üretiyorsunuz, neyle çalışıyorsunuz? Tüberküloz mikrobuyla. Şap aşısı üretiyorsunuz neyle çalışıyorsunuz? Şap virüsüyle çalışıyorsunuz, canlı virüsle çalışıyorsunuz. O nedenle ilaçta temiz oda dediğiniz zaman yine tek tip bir temiz odayı kesinlikle düşünmemeniz lazım. Hastanelerde temiz oda, ameliyathane, yoğun bakım son derece masum temiz odalardır. Peki, enfeksiyon laboratuarlarının bulunduğu hastanelerdeki odalar nasıl olacak? Aynı şekilde dizayn ederseniz, o bölümde çalışan herkes enfekte olur. O nedenle gerçekten prosesi çok iyi bilmek lazım.
Yurtdışında ne avantaj var?
Yurtdışında herkes konusunda spesifik oluyor. Mimarlarda bile sadece hastane yapan, sadece hastane yapıyor; sadece okul yapıyor.-ne yazık ki bizde yok...
Havalandırma sistemi. Trakya’da hastane ölümlerinde ilk medyaya çıktı. Sonuçta problem anneye kaldı, çocuk ölümlerinin nedeni anne oldu. Annenin elindeki enfeksiyon dediler. Havalandırmadan kimse bahsetmedi. O nedenle diyorum hastanelerde çok bilinçsiz bir grup var. Yani kimse farkında değil ki, ameliyathanelerdeki strelizasyonun en önemli parametresinden bir tanesi havalandırma sistemidir.
Temiz odanın en büyük kuralıdır, 90 derecelik açı asla olmaz; neden? Çünkü 90 derecelik açıda şu köşeyi temizlemek her zaman için zordur, aynı tırnaklar gibi. Nasıl tırnak dipleri her zaman en zor temizlenen yerdir, temiz odaların tırnakları da 90 derecelik açılardır. O nedenle mümkün olduğu kadar hep yuvarlak olmalıdır. Hatta şimdi kanallar bile dairesel kanallara dönüyor temiz odalarda. Köşe yok, köşe istemiyorlar.
En büyük kontaminasyon kaynağı insandır. Ameliyathanelerde de öyledir, ameliyathanelerde eğer personel  -bunun içine cerrah da dahil, ameliyathane hemşiresi de dahil- hijyen kurallarına dikkat etmezlerse yine her şey mükemmel olmuş, hiç önemi yoktur. Nitekim  çok  tecrübelerimiz oldu hastane konusunda. Bir giriyorsunuz, ameliyathanenin soyunma odasında hemşireler yemek yiyorlar. Ameliyathaneye açılan doktor dinlenme odasında doktor yemek yiyor, sigarasını içiyor ve bunlar bir kapıyla birbirine açılıyor. Hatta piposuyla ameliyat yapan çok ünlü cerrahlarımız var. O nedenle bunlar bir zincir, ama bu zincirin bir yerinden başlamak lazım ve havalandırma sistemi gayet tabii konteminasyonun çok büyük bir kısmını kontrol altına alan bir sistem, ama öbürleri olmazsa da olmaz;
Dünya Sağlık Örgütümün bir dokümanından bilgi aktarıyorum. İnsan derisinde 1 cm karedeki mikroorganizma sayısı 100 ila 10 000 arasında değişiyor. Yani rakamlarla konuşursak biraz daha anlamlı olur.
Mesela, insanın engel olamadığı bir fonksiyonu vardır: Deri döküntüsü; kesinlikle buna engel olamazsınız ve bir insan bir yılda yaklaşık 10 kilo deri döküntüsü döküyor. Peki, zayıflıyor muyuz? Yok zayıflamıyoruz; neden? Dökülen derinin yerine yenisi geliyor çünkü. Ama buna asla engel olamıyorsunuz.
Bu neyi getiriyor? Eğer çok hijyenik şartlara uyan bir insansanız, çok sık yıkanıyorsanız, döktüğünüz derilerin üzerindeki mikroorganizma sayısı o kadar az oluyor, ne kadar kirli bir insansanız döktüğünüz derilerin üzerinde mikroorganizma sayısı o kadar fazla oluyor ve bu deri döküntüleri mikroorganizmanın otobüsleridir, onu ortamın içerisinde bir yerden bir yere yayıyor. O nedenle temiz alanlarda insanlar her tarafını örtüp duruyor. Amaç nedir? Deriyle temiz oda ortamı arasındaki ilişkiyi kesmektir; çünkü buna engel olamıyorsunuz
İnsanın bu mikroorganizmasını engellemek için insanı otoklava atıp 121 derecede 30 dakika steril etmeniz lazım; başka hiçbir yolu ve yöntemi yoktur. O nedenle mümkün olduğu kadar steril kıyafetle ve onun kişisel temizliğiyle bunu minimize etmeye çalışıyoruz.
Peki, havalandırma sisteminin amacı nedir? Temiz odalarda hep “HVAC”  diye geçiyor; o da “Heiating Ventilation and Air Conditionning system” in baş harfleri. Isıtma, havalandırma, hava koşullandırma sistemidir adı. Bu bize ne sağlıyor?
Mikroorganizmaların en sevdiği sıcaklık 25 derecenin üstü, en sevdiği yüzde 60’ın üstündeki rutubettir.
Hepa Filtre Nedir?
 HEPA yine İngilizce bir terim High Efficenci Particulet Air Fitler. Yüksek Verimlilikte Partikül Tutucu Hava Filtresi. Bu ne demek? Şu örnek benim her zaman çok hoşuma gitmiştir. HEPA filtrelerin en düşüğü DOP veya poli alfa olefin türevi -test içinbir aeresol kullanıyoruz. Bu aeresolü oluşturduğunuz zaman 0,3 mikron partikül oluşturuyor ve testi onunla yapıyoruz. Bu test sırasında minimum HEPA filtrenin verimi yüzde 99.97’dir. Yani ne demek? 10 000 tane 0.3 mikron partikül verdiğimizde 3 tanesini geçiriyor, 9 997 tanesini tutuyor. Eğer normal bir havluda 1 mm/saatte hava geçirirseniz o da 0.3 mikronu 99.97 oranında tutuyor, ama havanın geçme hızına bakın: Saatte 1 mm. İşte o nedenle HEPA’ya yüksek verimlilikte diyor.
Neden? Çünkü HEPA filtre normalde 4 dakikada hava geçiyor ve 250 paskallık bir dirençle karşılaşıyoruz. O nedenle verim havluyla mukayese edilmez. Ama çok sıkışırsanız aklınızda olsun. Çok hafif üflerseniz o da 0.3 mikronu tutuyor.
HEPA filtreler, pahalı filtreler ve en büyük dezavantajı HEPA filtreler çok kolay hasar görebilen filtrelerdir. Türkiye’deki en acı olay: İnsanlar parayı veriyor, HEPA filtreyi alıyor, fakat HEPA filtrenin yanına gittiğinizde takan adamın haberi yok ki bu nedir? Parmakları geçmiş, yırtılmış, üstüne basmış, o kadar çabuk zedeleniyor ki, en ufak zedelenmede hava artık HEPA filtreden geçmiyor. Bilirsinizki hava en kolay yerden geçer. Eğer bir HEPA filtrede delik varsa 250 paskallık basıncı aşıp HEPA’dan mı geçer? O delikten geçer ve istediğiniz kadar bütün ortamı HEPA’lı yapın, HEPA filtrelerden bir tanesi kaçırıyorsa o ortama mikroorganizmalar rahatlıkla girecektir.
Neden HEPA’lar için 0.3 mikron diyoruz. Çünkü atmosfer tozunu analiz etmişler, 0 ila 0.5 mikron partiküller atmosfer tozunun yüzde 91’ini oluşturuyor. Siz bir tozun yüzde 91’ini tutarsanız zaten hepsini tutmuş oluyorsunuz. O nedenle HEPA filtrecilerin dizaynı hep 0.3 mikrona göre olur. Biz kontrolü 0.5 mikrona göre yaparız. Ama onlar dizaynını 0.3’e göre yapıyorlar, 0.3’ü tutacak şekilde dizayn ediyorlar.
İyi bakarsanız da HEPA filtrenin ömrü çok uzundur. Hastanelerde yine çok yanlış bir kullanım var: “Biz altı ayda bir HEPA’yı değiştiriyoruz“ diyorlar. “Yahu, niye değiştiriyorsun altı ayda bir HEPA’yı?” “Bize öyle dediler çünkü” diyor. Yani bu amaçlı da söylenilmiş olabilir. Yani HEPA filtre satayım, ne güzel para kazanıyorum. Sen önünde eğer prefiltrelerini çok iyi koyar ve değiştirirsen, temiz alan içerisinde de toz üretmiyorsan, o HEPA filtrenin ömrü çok yüksektir. O nedenle bir de böyle bir para kaybımız oluyor. Atıyoruz HEPA’ları altı ayda bir.
Yine bizim için çok önemi konulardan biri damperlerin olmasıdır. Çünkü basınç ayarlarını başka türlü sağlayamazsınız. Üfleme ve emiş damperleri olacak ve ona göre basınç farkları yaratılacak. Artı, bizim bu HEPA filtre testimizi yapabilmemiz için bu aeresolü verebileceğimiz uçlar olması lazım. HEPA filtrenin üstündeki kanalda yüzde 100 testi yapabilmemiz için bu kanaldan bir ucun temiz oda içerisine açılıyor olması lazım ve basınç farkları HEPA’lar için de geçerli. Basınç farkını ölçüyorsunuz,  500 paskalı geçerse basınç farkı HEPA filtre de artık tıkanmıştır, çöpe atıyorsunuz; yapılacak hiçbir şey yoktur.

Validasyon dediğimiz zaman doğrulama, onaylamadan bahsediyoruz.
İlaç sektörü dediğim gibi bilinçli bir sektör.
Eskiden öyle değildi, eczacı kişiye özel ilaç yapardı eczanede. Şimdi öyle değil ki, bir şarj yapıyorsunuz 100 000 adet. Orada bir hata yaptığınızda 100 000 kişinin hayatı aynı anda söz konusudur.
Mesela  Amerika’da bir örnek var: Merc firması dünyanın en büyük ilaç firmalarından biri ve toplam cirosu 25,30 milyar dolar. Wıox diye bir ürünü vardır, kalple ilgili problemler falan çıktı ve yasaklandı.  Amerika’da avukatların ne yaptığını biliyor musunuz?  Bütün büyük televizyon kanallarına ilan veriyorlar, “eğer Wıox’u kullandıysanız ve bir yakınımız rahmetli olduysa lütfen bize başvurun” diye. Şu anda Teksas’ta ilk defa bir dava açıldı. Merc’e açılan davanın toplam bedeli 350 milyon dolardır, kapıda da 20 000 dava daha bekliyo
Trakya’daki aynı dava Amerika’da olsaydı şu anda Türk Hükümeti, o ölen bebeklerin anasına -suçlanan insanlara- belki de 10 milyon dolar, 20 milyon dolar para vermek zorunda kalacaktı. Onun için özellikle bu gibi olaylarda aklınızda olsun, bu işin temelinde en önemlisi -yurtdışına ilaç ihraç eden firmalarla da çalışıyoruz- bu validasyonun en büyük yaptığı bağımsız olarak yazılı kanıt üretmesidir.
“Kanıtla” demek, “validasyonlu yap” demektir.
Performans testlerini  ikiye ayırıyoruz: Fiziksel ve mikrobiyolojik. Bizim yaptığımız sadece fizikseldir. Çünkü mikrobiyolojik testleri yapabilmeniz için mikrobiyolog olmanız lazım ve mikrobiyoloji laboratuarına sahip olmanız lazım
HEPA filtre sızıntı testi şu: HEPA filtreler monte edildikten sonra çalıştırıyoruz. Ne yapıyoruz? Bir aerosol generatörümüz var. Laskin nozul diyorlar buna. Bunu basınç altında atmosfer fazıyla sağlıyorsunuz. Koyduğunuz solüsyonu poli alfa olefin türevi bir solüsyon dispers ediyor ve size belli partikül boyutunda duman oluşturuyor. Mutlaka bu generatörünüzün olması lazım. Bu generatörde kullandığımız poli alfa olefin türevi yerine eskiden diopi kullanıyordu, sonra diopi gazının kanserojen özelliğinden dolayı artık yavaş yavaş hiç kimse kullanmıyor, onun yerine Emery 3004, ombine oil shell ondına gibi poli alfa olefin türevi solüsyonlar kullanılıyor.Fotometre dediğimiz ışığın dağılımı prensibiyle çalışan  cihazımızla hepa filtreyi alt kısmından tarıyoruz kenar kabin conta ve filtre yüzey kaçağı varmı yokmu onu kontrol ediyoruz.
Hava debileriniz ölçüp hava değişim sayılarını hesaplıyoruz.(Balometre ile)

Laminar Ameliyathane ve laf kabinlerinde anenometre ile hava hızlarını ölçüyoruz.
 Laminar akış demek zaten HEPA yüzeyinden hep homojen bir akış olmasıdır. Neden 0.45 derseniz de, bunun bir açıklamasını şöyle yazıyorlar: Hava iplikçileri insan vücuduna dokunduğu zaman ancak 0.45 m/saniye hava üflenirse kopmadan insan vücudunun şeklini alarak yere kadar uzanıyor diyorlar.


Odalar arası fark basınçları ve hava akış yönlerini ayarlatıp kontrol ettikten sonra,temiz oda sınıflandırması için partikül sayımları ve dekontaminasyon geri kazanım testi yapılıp, temiz oda validasyon işlemleri sırasına uyularak gerçekleştirilir.